Safra kesesi taşı problemine dikkat
Dr. Fahri Yetişir, safra kesesi taşı problemine dikkat çekti.
Safranın karaciğerde üretilerek 12 bağırsağa dökülen bir salgı olduğunu kaydeden Doç.Dr. Fahri Yetişir, “Bu salgı aracılığı ile bazı maddelerin vücuttan atılması sağlanırken, bazı yağda eriyen vitaminlerin ve yağların vücutta emilmesinde fonksiyonları mevcuttur. Günlük ortalama 600 ml civarında safra üretilir. Safra kesesi armut şeklinde karaciğerin alt yüzüne yapışık halde bulunur, sistik kanal adını verdiğimiz bir kanal ile ana safra kanallarına bağlanır. Safra kesesinin başlıca görevi; karaciğerin ürettiği safranın bir kısmını özellikle açlık dönemlerinde depolamak, yoğunlaştırmak ve sindirim sırasında yeniden bağırsağa salgılanmaktır. Safra kesesi yaklaşık 50 ml hacmindedir. Safrayı 10 katına kadar yoğunlaştırabilir. Mideye gıda gelişini takiben kasılarak yarım saat içinde içeriğinin yarıdan çoğunu bağırsağa boşaltır. Karaciğer ürettiği safranın bir kısmını da, safra kesesine ihtiyaç duymaksızın, doğrudan bağırsağa gönderebilir. Safra kesesi yokluğunda safranın tamamı ana safra kanalı aracılığıyla bağırsağa iletilebilir. Bu nedenle safra kesesi yaşam için vazgeçilmez bir organ değildir. İltihap halinde çıkartılması gerektiğinde işleyişte hayati bir noksanlık oluşturmaz.” diye konuştu.
Safra kesesi taşının neden olduğunu belirten Dr. Fahri Yetişir, “Karaciğer tarafından üretilen safranın bir kısmı özellikle açlık anında safra kesesinde depolanır. Safrayı oluşturan ana bileşenler kolesterol, lesitin, bilirubin, kalsiyum dur. Safrayı oluşturan bu maddeler arasında normal şartlarda bir denge mevcuttur. Bu dengenin bozulması durumunda safra taşları ve çamuru oluşmaktadır. Ortamdaki çözünürlük azalır ve sıvı içerik aşırı derecede yoğunlaşır. Atılması gereken bazı maddeler kristalleşerek çöker ve tortu oluşturur. Çöken kolesterol kristalleri veya kalsiyumlu tanecikler safra kesesi duvarından salgılanan jelatinöz madde ile birleşerek safra çamurunu meydana getirir. Uzun süren açlık dönemleri safra çamuru oluşumunu artırır. Safra kesesinin kasılıp gevşeme fonksiyonunun ve duvar iç yüzünden salgı fonksiyonunun bozulması taşa zemin hazırlar. Zamanla daha sert bir çekirdek oluşur ve safra taşı haline gelir. Safra taşları için ailesel bir yatkınlık söz konusu olabilir. Fazla kilolularda, kırklı yaşlarda, kadınlarda ve çok doğum yapmışlarda safra taşları daha sık görülür. Safra taşlarının kişiye rahatsızlık vermesi ve şikayetlere yol açması için kanal ağzında tıkanma yapması veya iç duvarda harabiyet yapacak büyüklüğe erişmesi gerekir.
Safra taşının oluşumunu hızlandıran faktörler de mevcuttu, bunlardan bazıları: mideye yönelik operasyon geçiren hastalar, obezite, morbid obezite nedeni ile bypass ameliyatları yapılmış hastalar, vagus sinirinin zedelenmesi sonrası, geniş ince barsak rezeksiyonlarından sonra” şeklinde konuştu.
Safra kesesi iltihabı hakkında da bilgi veren Dr. Fahri Yetişir, şunları söyledi:
“Safra kesesi iltihabı akut ve kronik olmak üzere iki şekilde karşımıza çıkabilir. Her ikisinde de safra kesesi iltihabı genellikle safra kesesi kanalının tıkanması sonucu gelişir. Kese içinde oluşan taş veya çamur safra kesesi kanalı ağzına oturur ve safra kesesinin içindeki safranın boşalmasına izin vermez. Safra kesesi şişer gerilir. Kese duvarında ödem gelişir ve kanlanması bozulmaya başlar. Bozulmanın giderek çürüme ve delinmeye kadar ilerlemesi mümkündür. Safra kesesi iltihabının en önemli belirtisi karın özellikle sağ üst tarafında ağrıdır. Genellikle yemeklerden sonra olur. Ağrının sırta ve omuza doğru vurması tipik özelliğidir. Ağrıya sıklıkla bulantı, şişkinlik hazımsızlık, bazen de yanma, ekşime, gibi şikayetler eşlik edebilir.”